Türkiye'de tesettürün şekli ile ilgili gerçekten kötüye bir gidiş var. Bu aşikar.Arşivlerden çıkarılan başörtüsü yasağı karşıtları eylemleri vs. gibi görüntülere baktığımızda 5-10 yıl öncesinde bile örtülerin ne kadar büyük,takvaya uygun,sade olduğunu kolayca görüyoruz.
Ancak bu kötü gidişata seyirci kalamayız.Çünkü nasıl ki bu 5 senede buraya geldiysek, 5 sene sonra kimbilir örtünme modası ne hale gelecek. Düşünebiliyor musunuz kızınızın zamanındaki kitle psikolojisine -çok doğal olarak- kapılıp bu baş bağlama stillerinden,kıyafet tarzlarından giyinmek isteyeceğini?
Biz Müslüman kadınlar ve erkekler olarak bu gidişata topluca dur demeliyiz kendi çevremizden başlayarak. Bunun için bir yazı hazırladık ve bu yazıyı ibadethanelere bırakacağız.Çevrenizdeki camilerin bayanlar bölümlerine, alışveriş merkezlerinin mescitlerine, tesettürlü kesime ulaşabileceğimiz her yere. İşte mektubumuz:
"Kur’an-ı Kerim şüphesiz ki her kelimesinde bir mana taşımaktadır.O kesinlikle gelişigüzel yazılmış bir kitap değildir.Öyleyse bize düşen de O’na kelimesi kelimesine itaat etmek,söylediklerini eğrilterek değil dosdoğru uygulamaktır.
Yüce Allah (C.C) ,Kur’an-ı Kerim’in Nur Suresi 31. maddesinde “Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından…” buyurmuştur. Buradaki “başörtülerini ta yakalarının üzerine salsınlar” ifadesine dikkat etmek gerekmektedir. Bu anlatımdan,başı örten örtünün aynı zamanda yakayı yani gerdanı da kaplaması gerektiği anlaşılmaktadır.
Pratikte kullanılan örtünme biçimlerine baktığımızda,başörtüsünü kıyafetin içine sokma veya uçlarını boyun arkasından bağlama alışkanlığının gittikçe yaygınlaştığını görüyoruz.Bu tip bağlama stilinde,dini açıdan bazı sakıncalar oluşmaktadır.
1)Fetvaya göre örtülmesi gereken kısımlar örtülse bile, ayetin kelime manası tam anlamıyla karşılanmamış olur ki bir müslümanın Kur’an’ı tam yaşaması gerektiğini düşününce bu önemli bir sorun.
2)Başın ve yakanın saklanması emri verildiğine göre, boyun hali hazirda bu emirler içinde yerini almaktadır. Dolayısıyla boyun da örtülmesi gereken azalardandır ki örtmek emri sadece kumaşla kaplamakla değil,şeklini ve dokusunu saklamakla gerçekleşir. Öyleyse,başörtüsünü boynun şeklini belli ederek kullanmak doğru değildir.
3)Bu örtünme biçimi herhangi bir dışörtüsü ile kullanılmadığı zaman gövdenin üst kısmını –ki kadınlığın belirgin özellikleri buradadır- fazlaca ortada bırakmaktadır.
Ayrıca,başörtüsünün altındaki saçları yukarıdan topuz yapmak Peygamber Efendimizin (S.A.V) "Ümmetimin son dönemlerinde giyimli, fakat çıplak birtakım kadınlar olacaktır. Bunların başlarının üstü deve hörgücü gibi bulunacaktır. Ancak onlar cennete giremez, cennetin kokusunu bile alamazlar." (Ebu Davud Libas 125, Cennet 52) hadisinde belirttiği şekli çağrıştırmaktadır ve bundan kaçınmak gerekir. Hele ki bu topuz büyükçe olsun diye çeşitli yöntemler kullanmak, başları iyice abartılı boyutlara getirmek Müslüman bir bayana yakışmamaktadır.
Bir diğer husus da Türkiye’de yayılan örtünme biçiminin kaynağıdır. Hepimiz biliriz ki "Kim hangi kavme benzemeye çalışırsa o da onlardandır"(Ebu Davud, libas 4; Ahmed N/50) hadisiyle Peygamber efendimiz bize başka dinlere mensup olanların özelliklerini taşımayı yasaklamış, İslam’a ve Müslüman kavmine tabii olmamızı söylemiştir. Nitekim Peygamber Efendimiz döneminde müşrikler de sarık taktıklarından Müslümanlar sarıklarının tarzlarını farklılaştırmışlar, “önemli olan sarık takmaktır” dememişlerdir. Eşarp, bu bağlama stiliyle özellikle 1960lar amerikan sinema oyuncularının aksesuarıdır. Türkiye’den başka hiçbir Müslüman ülkesinde de kullanılmamaktadır. Ne Müslüman ne de Türk geleneğinin ürünüdür.
Sonuç olarak, Allah’ın emirlerini yerine getirmeye çalışıyorsunuz ki buraya gelmişsiniz ve namazınızı kılıyorsunuz. Allah kabul etsin. Gönül ister ki dinimizin her emrini de bu şekilde yerine getirelim. İşte bu yüzden baş örtme şeklimize de dikkat edelim. Sadece kendimiz etmekle kalmayalım, çevremizdekileri de uyaralım. Başörtülerimizi sıkmayalım, omuzlarımıza salalım;saçlarımızı kabartmayalım,uzunluklarını belli etmeyelim. Parlak ve renkli kumaşlar yerine sade kumaşlar kullanalım.
Güzellik anlayışımızı toplumdaki alışkanlıklara göre belirlemek zorunda değiliz. Dini olanı uygulayıp onu da güzel bulabilir, dinen de güzel olanı temsil ederek toplumda yaygınlaşmasını sağlayabiliriz.
tesetturukoruyalim.blogspot.com
not:bu yazının bu kurumla hiçbir bağlantısı yoktur.bu bir gönüllü hareketidir."
Bu yazıyı çıktıya hazır bir şekilde http://rapidshare.com/files/101432097/Kur.doc.html adresinden indirebilirsiniz.
Tesettürlü Kardeşlerimize Bir Mektup da Bizden
Türkiye'de tesettürün şekli ile ilgili gerçekten kötüye bir gidiş var.Ancak bu kötü gidişata seyirci kalamayız.Çünkü nasıl ki bu 5 senede buraya geldiysek, 5 sene sonra kimbilir örtünme modası ne hale gelecek.>>>
Türkiye'de tesettürün şekli ile ilgili gerçekten kötüye bir gidiş var.Ancak bu kötü gidişata seyirci kalamayız.Çünkü nasıl ki bu 5 senede buraya geldiysek, 5 sene sonra kimbilir örtünme modası ne hale gelecek.>>>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Eşarp eleştirisi ve bir alternatif
Konuyu eşarpların rengine ve cafcafına yönelik açmıyorum.bu eleştiri bence anlamak isteyenlerin anlayacağı kadar yapıldı zaten.benim konuşmak istediğim eşarpların bağlanış stiline ve eşarbın neden tercih edildiğine dair.>>>
Hangisine benziyoruz ey Müslüman Türk kadınları!
"Kim hangi kavme benzemeye çalışırsa o da onlardandır"(Ebu Davud, libas 4; Ahmed N/50)
Bunlar 60'ların Hollywood yıldızları...Aşağıdaki fotoğraflarsa dünyanın çeşitli ülkelerindeki müslüman kadınlara ait.>>>
Haremlik Ortamların Yok Edilmesinin Zararı:Örtünmede Zaaf
eskiden kadınların kendi ev hayatları bir de dışarıda gittikleri ortamlar vardı.ancak dışarıdaki ortamları da genel düzen İslama göre düzenlendiğinden haremlikti.bir de şimdiyi düşünelim.>>>
Mehmet Şevket Eygi
Muhterem Cemal beye: “Kısa Açık Mektuplar” başlıklı yazımda “Saçlarını deve hörgücü gibi yapan’’ kadınlar hadisini zikr etmiştim.
Sizin ne payınız var?
Eğer annemiz büyük başörtüsü kullanırken,biz küçük kullanıyorsak,eğer biz önceden başörtümüzü omuzlarımıza salarken,şimdi boynumuzu sıkıyorsak;Bu gidişatta bizim de payımız var...
Konuyu eşarpların rengine ve cafcafına yönelik açmıyorum.bu eleştiri bence anlamak isteyenlerin anlayacağı kadar yapıldı zaten.benim konuşmak istediğim eşarpların bağlanış stiline ve eşarbın neden tercih edildiğine dair.>>>
Hangisine benziyoruz ey Müslüman Türk kadınları!
"Kim hangi kavme benzemeye çalışırsa o da onlardandır"(Ebu Davud, libas 4; Ahmed N/50)
Bunlar 60'ların Hollywood yıldızları...Aşağıdaki fotoğraflarsa dünyanın çeşitli ülkelerindeki müslüman kadınlara ait.>>>
Haremlik Ortamların Yok Edilmesinin Zararı:Örtünmede Zaaf
eskiden kadınların kendi ev hayatları bir de dışarıda gittikleri ortamlar vardı.ancak dışarıdaki ortamları da genel düzen İslama göre düzenlendiğinden haremlikti.bir de şimdiyi düşünelim.>>>
Mehmet Şevket Eygi
Muhterem Cemal beye: “Kısa Açık Mektuplar” başlıklı yazımda “Saçlarını deve hörgücü gibi yapan’’ kadınlar hadisini zikr etmiştim.
Sizin ne payınız var?
Eğer annemiz büyük başörtüsü kullanırken,biz küçük kullanıyorsak,eğer biz önceden başörtümüzü omuzlarımıza salarken,şimdi boynumuzu sıkıyorsak;Bu gidişatta bizim de payımız var...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder